Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.

Bu sözleri en son Fırat Tanış’ın “Gelin Tanış Olalım” oyununda sahnede duymuştum. Alevi geleneğinde beraberlik, sevgi ve paylaşım vurguları önemli bir yer tutar. Özellikle Alevi yol gösterici bir dede torunu olarak doğmak, bu felsefeyle şekillenmek, insanı insan yapan öğretilerle kökten yetişmenin dünyayı keşfettikçe farkını anlamaya başlarsınız. Üstelik bu felsefeyi günlük hayatımızın bir parçası haline getirmek bazen daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmamızı sağlarken bazen de kendi içimize çekilerek düşünmemizi gerektirebilir.

Son seçimler umutlu bir gelecek hayallerinin bir tiyatro oyununda birer izleyici olduğumuzu öğretti. Biraz siyaset ve ülke gündeminden uzak durmaya karar verdim.2028 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine 1810 gün var. Vaktimiz çok. Bazen sessizlikle kendi içimize dönerek düşünmenin önemini hatırlamamız gerekebilir. Yazmak istediğim konu başka… Alevi geleneği, hoşgörü, adalet ve birlikte yaşama prensiplerini yazmak istiyorum. İnsani değerleri ve herkesin yaşamında var olması gereken önemli unsurları… Kendim de Alevi yolunda büyümüş bir dede torunu olarak, bu öğretilerin hayatımızda nasıl şekillendiğini ve bizi ne kadar etkilediğini deneyimlemenin değerini yazacağım.

“Aralık kapısından açınca içeri.Tam ortasından değil ucundan düşer insan.” diyen Alevi öğretisinin hatırlattığı gibi, kendimize ve diğerlerine olan sevgi ve saygımızı artırarak dünyada daha barış dolu bir atmosfer hep berabser istersek yaratabiliriz.

Bu ülkede birlikte hareket ederek hoşgörülü ve yardımsever olmanın mutlaka bir cezası olur. :) Bugün olmaz yarın olur. Elbet olur. Artık bunun farkındayız. Bundan iki bin yıl önce Stoa felsefesinde de ‘Kendini kontrol et ve adaletli bir şekilde davran’ öğütlenir, Alevi-Bektaşi geleneğinde ise ‘Eline, beline, diline sahip ol’ der.

Farklı dinsel ve felsefi anlayışlar arasında ortak temalar vardır. Sevgi, hoşgörü, adalet ve iyilik gibi değerler her inanışta önemli bir rol oynar ve insan ilişkilerinde merkezi bir konuma sahiptir.

Kul Nesimi: “Zerre tamahım yoktur şu dünyanın varına, rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem.” derken Stoa felsefesinin benzer bir öğüdü ise: “İçsel dengeyi koru ve erdemli bir yaşam sür.” der.

Yunus Emre:“Gelin tanış olalım, işleri kolaylaştıralım, sevgiyle yaklaşalım, dünya kimseye kalmaz.“derken Stoatic düşünce: “Mutluluğun anahtarı iç denge ve erdemdedir. Dış etkenler sizi etkilese bile içsel dinginlikten sapma.” der.

Hem iç huzur hem de ahlaki değerler konusunda ortak noktalara sahip bir çok dünya görüşü olduğunu söyleyebiliriz. Bu öğretiler de sevgi, hoşgörü ve adalet gibi temel kavramlar ön plandadır.

Bir Sufi sözü: “Ben kendimde aradım, Tanrı’yı buldum.” derken, Alevi-Bektaşi sözü de: “Kendinde olmayanı başka yerde arama.” der.

Çok örnek var. Bir Hindu sözü: “Her varlık birbirine bağlıdır, hepimiz aynı kozmik enerjinin parçalarıyız.” derken Alevi-Bektaşi sözü de: “Birlikte yola çıktık, ayrılığa düştük ancak hep biriz.” der.

Her biri yüzlerce bazıları, binlerce yıl öncesine dayanan bu öğütler hâlâ anlamlarını koruyor ve görmek isteyen insanlığa ışık tutuyor.

Hristiyan öğretisi: “İyiliği yayın, komşunu sev.” derken Alevi-Bektaşi öğretisi de şöyledir: “Komşusuna haksızlık etme, iyilik yap.” diyor. Komşum eğer insanlık tarihinde onca felsefe görüşten nasibini almamış, hırsıza, yalana,ateşe destek olmuşsa, nefretin karanlığında kaybolmuş, aydınlığa yol açan sevginin gücünü taşımaktan vazgeçmiş ise onları orada bırakmalı enerjimizi ışığımızı birbirimize paylaşalım.

Sonuç olarak; bu dünya ne İmparator Marcus Aurelius’a, ne de Sultan Süleyman’a kaldı, bize de kalmayacak. Eline, beline, diline sahip yaşayıp kendi içimizde tanış olalım, sevelim sevilelim ve gelecek nesillere güzellikler bırakalım.

İsmail Yurtsever