Babalık Yolculuğunda Kendimi Keşfetmek.
“Evlat, umutla doğan bir çiçektir” derdi büyüklerimiz. Baba olmak işte tam da bu; umutla yeşeren bir fidana can suyu vermek gibi. İlk kez baba olduğumda, sanki dünya başka bir renk aldı, hayat başka bir tat verdi. O an anladım ki, baba olmak sadece bir unvan değil, bir serüven, hem de en büyülü olanından.
Anneannemin söylediği bir söz var, sık sık aklıma düşer: “Varı varlık eden de sensin, yoku yokluk eden de…” Oğlumla aramda öyle bir bağ kuruldu ki, bu sözlerin anlamı daha da derinleşti. Onu ilk kucağıma aldığım anı hatırlıyorum; küçücük elleriyle bana sarıldığı o ilk an… Zaman durmuştu adeta. O masum bakışları, minicik kalbiyle attığı her adım benim için bir mucizeydi.
Onun her yeni keşfi, benim için de yeni bir öğrenme oldu. İlk gülüşü, ilk adımı, ilk “baba” deyişi… Her anı, sanki hayatın bana sunduğu bir armağandı. Oğlumun meraklı bakışları, bana hayatı yeniden öğrenmeyi, keşfetmeyi öğretti. Tıpkı bir bilgenin söylediği gibi, “İnsan insandır, dualar da hep aynı kalpten çıkar, hangi dilde olursa olsun.”
Baba olmak, dürüstlükle yoğrulmuş bir sevgi bağı kurmaktır. Çocuklarımız, bize dünyayı yeniden doğmuşçasına görme fırsatı verir. Onların saf sevgisi, bizim en güçlü yanımızdır. Onların her gülüşü, umutlarımızı tazeler, yaşama sevincimizi besler.
Oğlumun doğduğu gün, benim için de yeni bir hayatın başlangıcı oldu. Onun gülüşleri, içimdeki en büyük mutluluk kaynağına dönüştü. Baba olmak, zor ama bir o kadar da değerli bir serüven. Oğlumla birlikte büyümek, her anı birlikte keşfetmek, bana bu yolculuğun ne denli kıymetli olduğunu her gün hatırlatıyor.
Bir gün “Gladyatör” filmini izlerken Marcus Aurelius’un oğluna söylediği bir söz beni çok etkiledi: “Evlat olarak senin bütün hataların, benim başarısızlığımdır.” İşte bu, baba olmanın ne demek olduğunu özetliyor. Baba olduktan sonra baba-oğul temalı filmler çok daha derin anlamlar taşımaya başladı benim için. Onların her anında, bir baba olarak kendimi buluyorum.
Belki de bu yüzden Marcus Aurelius’un “Kendime Düşünceler” kitabına daha fazla yöneldim. Stoacılık, hayatın zorlukları karşısında metanetli kalmayı öğretiyor, tıpkı baba olmanın getirdiği sorumluluk gibi.
Rüzgar usulca fısıldıyor:
“Baba olmak, çocuklarımızın gözlerinde kendimizi yeniden bulmaktır.”
Ve ben, bu mucizevi yolculukta hem kendimi hem de hayatı yeniden keşfetmeye devam ediyorum.