Kendine Değer Vermeyi Öğrenmek: Bir Sohbetin İzleri
Arkadaşımın uzun süredir aklını kurcalayan bir sorunu vardı anlattı ve sonunda “Bana hep ilham oluyorsun, senin hayata bakış açına bayılıyorum” dedi; ben de ona nasıl daha geniş düşündüğümü ve günlük karmaşıklıklar içerisinde nasıl rahat kaldığımı anlattım. Sanırım arkadaşımdaki en büyük kendisinde görmek istediği yanım, karışık dönemlerdeki net karar verişlerim ve sakin tavrıma yönelikti.
Konuşmamız bittikten hemen sonra o derin sessizlikte, sanki benden bir tavsiye bekler gibiydi: “Eğer ki birisi sana değer vermiyorsa, zamanını boşa harcama!” dedim. Stoacı filozoflardan anımsadığım şunu söyledim: ‘İnsan değer verdiği şey kadar değerlidir.’ Ancak buradaki püf nokta; kendimize vereceğimiz değerin başkasının bizlere verdikleri ile ölçülmemesi gerektiği 🌟
Arkadaşım “Peki ya, zamanını boşa harcama diyorsun da o zaman kim kalacak etrafımda?” diyerek kaşlarını kaldırıp kafasıyla sağa sola çaresizce kafasını salladı. Ben de gülümseyerek “Aslında yalnızlık korkusunu aşınca insan gerçek dostlukların nasıl çoğaldığını göreceksin.” Öyle çok olmasına gerek yok 1-2 yeter dedim. Ve işte tam bu noktada hayatın tadını çıkarıyor insan dedim. .. Peki neden yalnızlığı korkutucu olarak görüyoruz? Bazen tek başımıza kalmanın getirdiği huzur, kendimize dönme fırsatının en güzel yanlarından biridir. Kendine vakit ayırabildiğinde düşünmeye zaman bulursun ve belki de bazı kararları yeniden değerlendirirsin.
Yani demek istediğim şey; tanıştığımız ya da hayatlarımızda var olan çok sayıda insandan ziyade kimlerle zaman geçirdiğimize odaklanmalısınız… Son olarak unutmamamız gereken bir söz vardır: ‘En çok vakit geçirdiğin beş kişi senin ortalamandır…’
İsmail Yurtsever