Niye Affediyoruz ki?
“Affetmek” kavramı, bize sürekli yutturulan bir şekerlemeye dönüştürülüyor sanki; hepsi de şu ya da bu şekilde yutman gereken ve hep daha iyi hissetmeni sağlayan sihirli formül gibi sunuluyor.
Biliyorum ki birçokları “Ama affetmek senin için iyidir” diyecektir. Hatta bazıları bana “affetmeme öfkesini besledikçe kendine zarar veriyorsun” diyebilirler bile ama hayır! Buna katılmam mümkün değil. Her şeyin effetmenin sonuçlarının ağır olacağını kabul etmek gerek.
Surorum: Birisinden sınırı aşan bir kelime duyduğunda ne yaparsın? ya da Gözlerinin içine bakarak sana yalan söylediği zaman, kimseye anlatamayacağı kadar kötü hissettiğinde… affedecek misin?
Lao Tzu’nun “Birisini affetmemek demek, zehri kendin içip karşındaki kişinin ölmesini beklemek demektir.” gibi Evet diyenlere mutluluklar diliyorum ben “Hayır, affetmem.” tarafındayım!
Her şeyi affetmek, yaşadıklarının hiçbir anlamı yokmuş gibi hissettirir. Değerini küçültür ve zarar verir.
Tabii kimseye kalkıp nefret dolu sözler kullanma ya da saldır demiyorum; ancak kendini korumanın ve sınırlarını çizmenin yolları olmalı…
Bana kalırsa herkesle iyi geçinmek adına sürekli “Affederim” diyenler aslında kendilerinden, kişiliklerinden, sınırlarından vazgeçiyor. İnsanın haysiyeti, onuru diye bir şey var!
Sonuçta burada önemli olan; ne başkalarının düşündüğü ne de popüler felsefede kabul gören genellemeler… Önemli olan onurlu bir şekilde yaşayabilmendir!
İsmail Yurtsever