Kırılma Noktası: Bir Veda
Marcus Aurelius’un zamana meydan okuyan alıntılarıyla başlamama izin verin:
“Seni üzen önemsiz olaylardan kurtulabilecek gücün var. Çünkü bu olaylar sadece senin algılamanla var olurlar.”
Bu sözü düşününce iç sesim diyor ki; “belki de en büyük derdimiz insanların bizim beklentilerimize uymamasıdır. Herkesin kendince bir hayat mücadelesi var; bazen yalnız kalmanın huzurunu arar, bazen de sevdiklerine sarılmanın rahatlığını…”
Bana sorsanız “Hayatta deneyimleriyle yaşamanın değerinin farkında olan ve samimi yaklaşımlarıyla senin saygını kazanan ne kadar kişi tanırsınız?” diye… Ben dört diyebilirim. Bu küçük grup her bireyi benim için paha biçilemezdir… Bu ilişkiler kolay kurulmaz! Bunlardan biridir Cem Abi. Tam 22 yıl olmuş tanışalı. Konuştuğunda hep olumlu hissettiriyor, motivasyon bombardımanı resmen; hani dibe çekenlerden değil, babalık deneyimlerimi okumaktan keyif aldığını hep söyleyen, bana “gel beraber babalık videosu çekelim, ben sana nasıl kötü baba olunur diye anlatayım” diye kendi tecrübelerini anlatma hevesinde Cem Abi… Aramızda maddiyata yer olmadı; ihtiyaç duyduğumuz zaman tek yapmamız gereken birbirimizin deneyimlerine danışmak destek olmak oldu, bunu da bir dengeyi koruyarak yapmaya özen gösterdim.
İstanbul’dan geçip Bodrum’da bir köy hayatına geçmiş aramızda hiçbir kırıklık olmadığına emin olduğum bir arkadaşlık bağı vardı aramızda. Hatırlıyorum da geçen yıl beni köydeki evinde harika bir gün batımını olduğunu, beraber bira içerek gün batımını izlemeye davet etmişti… Telefonda ayda iki ayda bir, yılda da bir bilemedin en fazla iki kere görüşüyoruz.
Neyse günlerden, Cem abi ile yılda Geçen gün Cem Abi ile beni gördüğünde hızla odasına gittiğini fark edince. Bu durumu başta anlamlandıramadım; belki meşgul olduğunu ve sonrasında geri döneceğini düşündüm. Ancak, zaman geçtikçe fark ettim ki aslında benden kaçmıştı. A Ve işte bu ‘hızla odaya gitme’ eylemine yanıt bulabilmek için iç sesimi dinledim: Dünya bizden ibaret değildir! Milyarlarca insanın yaşadığı bu gezegende herkesin kendince mücadelesi, sorumluluğu var… Bazen tek başına kalma ihtiyacından doğan o sessiz anları istiyoruzdur ya da tam tersine sevdiklerimize sarılmanın verdiği huzuru… Fakat iç sesim ne olursa olsun bu davranışı kabul etmedi. Bu görmezden gelinemezdi.
Sonunda olayların perde arkasını öğrenmek adına onu arayarak Odasına doğru hızla koştugumu söyledim sanki alacaklısından kaçar gibi davrandığını söylediğimde özür diledi ve iş yoğunluğundan bahsetti… Sonunda ise, “Çok iyi bir feedback oldu,” dedi. ? Sanki ben ona ürün geliştirmeye dair tavsiyede bulunmuşum gibi.
Gelgelelim burada asıl meselesine gelecek olursak; bir kişiye verilen değer onun eylemleri veya sözleri ile değil, bizim o kişiye yüklediğimiz anlamlar ile belirlenir. Başka bir ifadeyle, diğerlerinin bizi incitmesine izin verme gücümüz tamamen elimizdedir.
Herkes sizin gözlüklerinizden bakmayabilir ve bu doğaldır. Etrafınızdaki herkes aynı deneyimi yaşamaz; çünkü her insanın algısı kendine özgün ve benzersizdir.
Sonuç olarak bu yazıyı okuyan dostum, “Seni üzen önemsiz olaylardan kurtulabilecek gücün var.” dedik ya başta… Bu durumda sen kontrol sahibisin demektir! Kendini gereksiz stres ve üzüntülere sokma! Bazı şeylerin özrü olmaz bu hayatta ayrıca… Önemsizin peşinden koşmak yerine gerçekten değerli olana zaman ayırmalısın…
İsmail Yurtsever